Abdullah Alevi (1903-1931)
Çolpan’ın yakın arkadaşlarından ve öğrencilerinden biri Abdullah Alevi 1903 yılı Taşkent’in Piskent ilçesinde aydın bir ailede dünyaya geldi. Çocukluk döneminden itibaren tarih ve edebiyata meraklıydı. Medrese eğitimiyle kifayet etmeyip hususi mütalaa yoluyla de bilim dairesini genişletmiştir. Aynı zamanda Rusça ve Almanca dillerinde de eğitim aldı ve bu dillerde yazılan edebiyatı tanımaya başladı.
1917 den sonra önce Piskent sonra Taşkent’te açılan mektep ve eğitim kurumlarında okudu. Bir dönem öğretmenlik yaptıktan sonra Leningrad’a gidip lisans eğitimine devam etti. Lisans eğitimiyle beraber oradaki Bilim Akademisi’nde Özbek dili ve Edebiyatı dersleri verdi. Abdullah Alevi tam manada bir aydındır. Çağdaşlarına kıyas edildiğinde onun Arap, Fars, Türk dilleriyle beraber Fransız ve Latin dillerini de bilmesi önemini daha artırır.
Büyük bilgi birikimine sahip olan Abdullah Alevi, Semerkant’taki eğitim akademisinde hizmet yaptığı dönemlerde, burada toplanmış olan, Özbek alimleri ve yazarlarıyla beraber çalışmalar yapmış ve onların saygısını kazanmıştı.
Abdullah Alevi Özbek klasik edebiyatı, edebiyat teorisi ve yeni alfabe konularına ait makaleler yazmıştır. Bununla beraber onlarca şiir geride bırakmıştır. Bu makale ve şiirler sayıca çok olmasa da niteliği yönünden dikkate değerdir. Şairin özellikle yeni ruhla canlandırdığı lirik şiirleri,1930’lu yıllarda Özbek şiiriatına yeni bir tat ve zevk katmıştı.O Çolpan’dan sonra lirik şiirin daha da derinlere tesiretmesine hizmet etmişti.
Onun “Yolcu”, “Erkin Sahab”, “Aslanbab’a”, “Denize” gibi şiirlerindeki lirik yenilikler ve ilkeler sonra gelen Özbek şairleri tarafından ,özellikle Rauf Parfi tarafında devam ettirildi.
Abdullah Alevi “Parmak” vezni kurallarını kullanarak Özbek şiirinin bedii yönünü ve imkanlarını genişletti, Özbek şiiriyatının bağımsız ve özgür mucitlerinin önderlerinden birisi oldu. Piskent ilçesinin Evalalak köyünde yaşayan Berdi Bahşı ağzından “Alpamış” destanını 1926 da yazıp kayıt altına aldı.
Abdullah Alevi XX asır Özbek edebiyatının büyük simalarından biri olduğu halde, icadı zirveye yükselip çiçek açan bir dönemde ağır bir hastalık neticesi 1931 de Semerkant’ta vefat etti. Onun vefatı Çolpan gibi şairleri hüzne boğdu. Birçok şair Abdullah Alevi’ye bağışladığı ağıtlar ve mersiyeler yazmışlardır.